Son sayımızın üzerinden henüz dört ay geçmişken yeni sayımızla buradayız. Niyetimiz ve dileğimiz, derginin çıkış periyodunu sıklaştırmak.
Faşist bir rejimin hızla inşa edildiği, toplumun faşist kodlarla bezendiği tarihsel koşullarımızda bizler, çocuklardan yana bir sorumlulukla çıkarıyoruz dergimizi. Çünkü biliyoruz ki faşizm en başta işçi sınıfının, emeğin düşmanıdır; onu ezerek yükselir. Bununla birlikte tüm halkı ezer. İşçinin, emekçinin, halkın çocukları işte bu rejimin inşa sürecinde ve sonrasında ağırlığın en altında kalır. Kalıyor da.
Uzak bir anlatı gibi söylemiyoruz elbette bunları; hepsi yanı başımızda gerçekleşiyor! Türkiye çocukların her an her türlü ihmal ve istismara maruz kalabildiği bir ülke. Çocuklar bir yandan sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda işçileştirilirken diğer yandan faşist rejimin her türlü ideolojik basıncına, dinci hamlelerine alet ediliyor.
Genel seçimlerden “başarı”yla çıkan iktidar güçleri, şimdi hızla yerel seçime gidiyor. Bu kez de “başarırlarsa” faşist kurumsallaşmada önemli bir eşiği daha aşmış olacaklar. Karşılarındaki muhalefet güçleri ise tabiri caizse bir güç olmaktan çok koltuk değnekliği görevi üstleniyor. Halka ve halkın çocuklarına işte bu iki seçenekten biri dayatılıyor. Ya “kötü” ya “kötünün iyisi”! Halkın oy deposu, seçim nesnesi olarak görüldüğü ve halkın değil sermayenin ihtiyaçlarının öncelendiği düzen siyaseti seçimlere var gücüyle yürüyor. Sol, sosyalist, halkçı güçler de kendi durdukları zeminden, zayıf ve tartışmalı da olsa alanlar açmaya çabalıyor.
Sonuçları hep birlikte göreceğiz.
Ancak biz, 1 Nisan’daki sonuçlara değil, uzun vadeli bir toplumsal özgürleşme, ülkeyi demokratikleştirme mücadelesi içinden bakmak gerektiğini düşünüyoruz.
Öncesi ve sonrasıyla yerel seçimler, çocuk politikası için önemli bir tartışma zemini açıyor. Ancak çocuklara dair politikalar genel siyasi atmosferdeki gibi yerel seçimlerde de silikleşiyor. Bizler, aynı zamanda çocukların hakları ve seçim sonuçlarının çocuklardan yana değişmesi için de çeşitli biçimlerde mücadele ediyoruz. Dergimizdeki tüm metinlerin de bu ufku genişletip zenginleştirmesini umuyoruz.
Bu sayıda başta çocuklar olmak üzere bize yazan, çizen, söyleyen, çeşitli biçimlerde katkı sunan ve böylece Çember’i genişleten herkese teşekkür ediyoruz.
***
Aklımız Gazze’de öldürülen; hastanenin üzerine bombalar yağdırılırken o hastanenin önünde “Ölmek istemiyoruz!” diyerek basın açıklaması yapan çocuklarda!
Ufkumuz başka bir dünyanın mümkünlüğünde.
Yolumuz çocuklar için, çocuklarla. Ve elbette uzun…
