Her Yer Çocuk yaz etkinlikleri ülkenin çocuklarıyla yaşadıkları yerlerde buluşuyor. Çocuklar, okullar kapandıktan sonra yaz tatili için ya ücretli etkinliklere katılmak zorundalar ya da işçi olarak çalışıyorlar. Her Yer Çocuk yaz etkinlikleri, çocuklarla birlikte bizlere başka bir dünyanın, başka bir öğrenmenin mümkün olduğunu gösteriyor… Ekipten Sinem ve Seda’ya bu röportaj için teşekkür ediyoruz.
Merhaba, Her Yer Çocuk etkinlikleri tüm hızıyla devam ederken duymayan kalmamıştır ama bir kez de sizlerden dinlemek isteriz. Her Yer Çocuk yaz etkinlikleri ne zaman başladı ve ne kadar süredir devam ediyor?
Her Yer Çocuk yaz etkinlikleri 2015 yılının temmuz ayında başladı.
İlk sene Antakya, İstanbul, Mersin, Adana, İzmir’de birçok mahallede aynı anda başladı. İlk sene biraz daha okula yönelik yardımcı derslerle şekillenen yaz etkinliklerinde her zaman çocuk hakları, toplumsal cinsiyet, ekoloji gibi atölye çalışmaları da yapıldı.
Her Yer Çocuk yaz etkinlikleri de pandemi süreci de olmak üzere 7 senedir yaz aylarında çocuklarla buluşmaya devam ediyor.
Her Yer Çocuk yaz etkinliklerinde hangi çalışmalar yapılıyor?
Atölye çalışmaları aslında biraz yürütücü ve gönüllülerin ilgi alanlarına, çalıştıkları ve deneyimledikleri, çocuklarla paylaşmak istedikleri konulara göre değişiyor. Ama mutlaka çocuklarla birlikte de neyi bilmek, neyi konuşmak ve neye birlikte bakmak istediklerini konuşup, karar veriyoruz. Her sene ve her yerde konuşmaktan vazgeçmeyeceğimiz çocuk hakları, toplumsal cinsiyet, ekoloji, eşitlik, barış gibi konular var.
Ayrıca Her Yer Çocuk etkinliklerinin her sene bir teması oluyor. 2022 yılında temamız barıştı… Ve şu şiarı kullanmıştık: Oyun da barış da hakkımız!
Mesela boyu çok uzun olanların en arka sıralara mahkûm edildikleri ama çember şeklinde oturmanın hiç düşünülmediği, mekânsal olarak da çocukların haklarının gasp edildiği bir yerden; çocuklar herkesin birbirinin yüzüne bakabildiği, boy farkının çok da önemli olmadığı bir alan deneyimliyorlar. Herhangi bir hiyerarşik duruş da yok. İlla bir yetişkin bir şey anlatacaksa bile çemberin ortasından herkese eşit mesafeden ve herkesle göz kontağı kuracak biçimde oluyor bunu bile önemsiyoruz yani mekânsal olarak da çocukların eşit bir ortamda bulunmasını önemsiyoruz. Veya kız çocuklarının daha naif işlerde görevlendirildiği, oğlan çocukların kas gücüne dayalı işlerde görev aldıkları okulların dışında, çocukların kendi cinsiyetlerinden bağımsız olarak her şeyi yapabileceklerini gösteriyoruz. Yani bir oğlan çocuğu da sadece masaları silmek isteyebilir ya da bir kız çocuğu masaları kaldırmak isteyebilir. Burada sadece çocukların yapabilme kapasitelerine göre kendilerinin karar verdikleri alanlar yaratıyoruz.
Üretimlerimizi de kolektif yapıyoruz. İş birliği, ekipleşme ve dayanışma kültürünü yaratmaya çalışıyoruz.
Belki şu vurguyu sürekli yapmak gerekebilir: Hedeflerimizden biri belki de en önemlisi biz bir şey öğretmiyoruz. Her şeyi beraber deneyimliyoruz. Sadece içimizden bazıları bazı konularda daha bilgili olabiliyor ve bu kişinin yetişkin olup olmamasının hiçbir önemi yok, çocuklar da bir şeyler anlatıp aktarabilirler ve yaştan bağımsız olarak herkes bu deneyimden bir şeyler kazanabilir. Niyetimiz bu ve her sene bunu biraz daha şekillendireceğiz. Her sene çocuk katılımına biraz daha alan açmaya gayret ediyoruz.
Peki ebeveynlerin HYÇ etkinliklerine bakışı nasıl? Başlangıçta ve sonrasında nasıl değerlendiriyorlar bu süreci? Ebeveynlere de yönelik çalışmalar oluyor mu?
Mahallelerde ve parklarda çocuklarla bir araya geldiğimizde doğalında ebeveynlere yönelik de çalışmaları yapmış oluyoruz, buna oyunlar da dahil.
Ayrıca haftada bir kez mutlaka ebeveynlerle bir araya gelip değerlendirme toplantıları yapıyoruz. Gönüllülerimiz, yürütücülerimiz ya da bizimle dayanışma içinde olan alanlarında uzman arkadaşlarımızdan talepleri doğrultusunda ebeveyn buluşması yapıyoruz. Yedi yıldır hemen hemen aynı mahallelerde çalışma yapmamız sayesinde de ebeveynlerin bizi tanımasını ve HYÇ’nin amacını anlamasını sağlayabiliyoruz.
Ebeveynlerle yapılacak işleri belirlerken, çocuklara bakıyoruz biraz da. Onlarla oyun oynarken, konuşurken, atölye yaparken ebeveynlerine ya da genel olarak yaşamlarına dair de konuşmuş oluyoruz.
Çocukların istismardan korunması ve güçlendirilmesinden tutalım evde çocuklarla iletişime kadar hemen her konuda ebeveynlerle yan yana geliyoruz. Burada çocukların hakları ve yararı odaklı olurken aynı zamanda kadınların aile üzerinden patriyarkal rolleri yüklenmesine de karşı çıkıp, tersini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ebeveyenlerle yapılacak çalışmalara babaların da katılmasını sağlamaktan, sorumluluk noktasındaki eşit paylaşımın hatırlatılmasına kadar epey bir konuda konuşuyoruz.
Böyle olunca, başlarda bizi tanımadıkları için çekimser kalabilen ebeveynler zamanla bizi tanıyor, çocuk bakışımızı görüyor ve bize güveniyor. Süreçte çocukların eve mutlu geldiğini, hevesle atölyeleri takip ettiğini, iletişim kurma konusunda güveninin geliştiğini belirten çok fazla ebeveyn oluyor.
İşbirliği ve dayanışmayı deneyimliyoruz. Biz bir şey öğretmiyoruz. Sadece içimizden biri bir konu hakkında daha bilgili bunun bir yetişkin olmasının önemi de yok. Çocuklar da mutlaka anlatıyorlar ve öğretiyorlar
Peki HYÇ’nin amacı nedir? Yani siz bir araya getiren motivasyon neydi, neye karşı harekete geçtiniz?
Aslında başlangıçta daha genel bir noktadan hareket ettik: çocuklar mutlu olsunlar, birlikte eğlenelim, tatilleri dolu dolu geçsin, karşılaşabilecekleri istismar ve ihlallere karşı yanlarında olalım, yoksul mahallelerde yaşayan işçi emekçi çocuklarının erişemedikleri içerikleri biz onlar ulaştırmaya çalışalım…
Sınıfsal uçurumun bunca derinleştiği çağımızda ancak temel ihtiyaçlarını karşılayabilen, çocuğu için ekstra bir şey yapamayacak ailelerin olduğu yerlerdi öncelikli hedefimiz. Bu eşitsizliği 1 ay da olsa çocuklar yararına “değiştirmeye” çalışmak gibi amacımız vardı. Sonraki yıllar da bu amaç daha da kapsamlı hale geldi; çocuk hakları alanından beslendik, yürüdükçe öğrendik, deneyimlerimizi birbirimize aktardık, eğitimler ve okumalar yaptık. Temaları da buna göre belirledik.
Fikirleri sorulmayan çocuklara sorular sorduk, birlikte cevaplar aradık, bazen bulduk bazen bulamadık ama hep çok eğlendik. Barışı da konuştuk barışı neden konuşmamız gerektiğini de.
Bir de alışık olduğumuz eğitim sistemine karşı bir yeni deneyim alanı açmaya çalışıyoruz. Başka bir öğrenme biçiminin de varlığını da göstermek istiyoruz aslında. Bir öğreten ve bir öğrenen olduğu, hiyerarşik ve bilgi merkezli eğitim anlayışını doğru bulmuyoruz. Onun yerine, çocuğu merkeze alan, onun haklarını olduğunu bilen, ona yalnızca “eğilmesi gereken ağaç” olarak bakmayan bir ilişki biçimi geliştirmeye çalışıyoruz bu etkinliklerde. Her Yer Çocuk etkinlikleri bu deneyime ev sahipliği yapıyor.
Çocukların nesne olarak görülüp yok sayıldıkları toplumda, onlara alan açıp özneleşmelerine, çocukluklarını özgürce yaşayıp potansiyellerini geliştirmelerine katkı sunmak gibi bir derdimiz var işin özünde. Bunu da yürüdükçe öğrendik, anladık. Kendi yetişkinliklerimizi de çocuklardan öğrendik, onlarla göz göze ilişki kurmanın önemini de.
Egemen olan çocuk algısının dışında biz çocuklarla eşit, demokratik ve katılımlarını sağlayabileceğimiz bir ilişki kurmaya çalıştık, çalışıyoruz hep.
Çünkü HYÇ ekibi olarak biliyoruz ki çocuklar da bu toplumun aktif birer parçacı.
İşbirliği ve dayanışmayı deneyimliyoruz. Biz bir şey öğretmiyoruz. Sadece içimizden biri bir konu hakkında daha bilgili bunun bir yetişkin olmasının önemi de yok. Çocuklar da mutlaka anlatıyorlar ve öğretiyorlar 🙂
Gönüllüler ve yürütücülerden bahsediyorsunuz, biraz açar mısınız bunları? Kimlerden oluşuyorlar, siz onlara nasıl ulaşıyorsunuz ya da onlar mı size ulaşıyorlar?
İlk yıl sadece HYÇ etkinliklerini bilen ve bunu yapmak isteyen ufak bir ekiptik. O ilk ekip aslında çocuklarla bir arada olmaya dair çok deneyimli değildi. Toplam 6 ilde, bu işte bizimle birlikte çalışacak olanlarla birlikte bir takım eğitim çalışmaları ve atölyeler yaptık. Çocuk algımız, çocuklarla ilişki kurma biçimlerimiz, atölyelerin içerikleri ve kullanılabilecek yöntemler… Etkinlikler öncesinde bunların hepsini konuştuk her zaman. Hangi mahallede hangi içerik daha iyi olur, ihtiyaca denk düşer diye tartıştık: Anadilini konuşamayan çocukların olduğu yerlerde mesela Arapça atölyeler yapmaya çalıştık. Ya da akran zorbalığı gördüğümüz mahallelerde bunu içeren atölyeler koyduk. Bunları bizimle çalışacak olan yürütücülerle, gönüllülerle ortak belirledik.
Yürütücüler, halihazırda bu atölyeleri daha önce yapmış, daha deneyimli kişilerden oluşurken gönüllüler onların yanında da olabilen ama etkinliklerin genelinde almak istediği sorumluluğu alan kişilerden oluşuyor. Çağrı yapıyoruz sosyal medya hesaplarımızdan, bize ulaşan kişileri bulundukları illerden arkadaşlarımıza yönlendiriyoruz, böylece süreç başlıyor. Çoğunlukla üniversite öğrencisi oluyorlar bu arkadaşlarımız. Şu an ama burayı da aşan bir gönüllü ağımız var.
Her gelen gönüllü olabilir elbette ama öncesinde mutlaka bir toplantı, eğitim süreci oluyor. Hemen çocuklarla bir araya gelmiyorlar. Çünkü bazen çok iyi niyetli söylenen ufacık bir şey bile çocuklarda bambaşka bir etki bırakabilir. Bu yüzden kendini çocuklarla bir arada olmaya hazır hissetmeye arkadaşlarımızı HYÇ çalışmalarının başka alanlarında gönüllülük yapıyor.
İnanç, etnik köken gibi konularda azınlık olan çocukların yaşadıkları mahallelerde de çalışmalar yapıyoruz. Mülteci ve göçmen çocuklara da ulaşmaya çalışıyoruz. Eşitlik derken cinsiyet eşitliği, yurttaş eşitliği gibi birçok alanda eşitlik için mücadele ediyoruz.
Çocukluğu politik hale getirmek ve çocukların kendi haklarının savunuculuğunu da yaptıkları bir duruma getirmek istiyoruz ve tabii ki bunu çocuklarla birlikte yapmak istiyoruz. Tüm kış sadece okula yardımcı destek dersler gibi değil de gerçekten konuşamadıkları veya söz haklarının yok sayıldığı yerlerin dışında bir yer olsun istiyoruz ve dediğim gibi bunu çocuklarla birlikte yapmayı hedefliyoruz.
Sadece yaz aylarında yaptığınızı ama bunun yetmeyeceğini söylüyorsunuz. HYÇ’nin sonraki süreçleri nasıl ilerleyecek peki?
Çocuklarla ilgili her şey politik ve sınıfsal. Çocuklar sadece çocuk oldukları için ihmal ve istismara maruz bırakılıyorlar ama aynı zamanda içine doğdukları sınıf da onların çocukluğunu belirliyor büyük oranda. Aynı zamanda çocukluk ve çocuklarla ilgili her şey tarihsel bir kuruluş sürecinde şekillendi, patriyarkadan devletlere kadar pek çok sistem ve yapıyla iç içe şekil aldı. Haliyle bu sorunu çözmek için elbette yaz aylarından fazlasına ihtiyacımız var.
Çocuklarla yılın her döneminde buluşabileceğimiz alanlar yaratmaya çalışıyoruz. Mekânsal olarak işbirliği yaptığımız kurumların da mevcut programlarına göre HYÇ yaz etkinliklerini aslında HYÇ dört mevsim etkinlikleri yapma niyetimiz var. Bunun için de çalışmalara başladık.
Hem çocuk hakları özelinde hem de HYÇ yaz etkinliklerinin, kış etkinlikleri olarak da devam etmesi için bazı girişimlerimiz var. Özellikle dayanışma içinde olduğumuz kültür evlerinin olduğu yerlerde çocukların oraları tüm yıl boyunca aktif olarak kullanacağı yerler olarak planlıyoruz. Hedefimiz aslında çocuklarla tüm yıl boyunca bir arada olmak. Elbette ki ilerleyen süreçlerde çocukların da HYÇ gönüllüsü olarak bu süreci devam ettirmeleri, kendi ilgi ve becerilerine göre yeni alanlar açmaları üzerine planlarımız, hedeflerimiz de var. Onların bu işlere doğrudan dahil olmalarının yol ve yöntemlerini arıyoruz.
Biz hedeflerimiz doğrultusunda çocuklarla da yol yürüyeceğiz, süreç birlikte planladığımız şekilde ilerleyecek. Kültür evi açma ve çocukların orada aktif rol almasını sağlama, çocukların özgür olabildikleri alanları var etme gibi hedeflerimiz var.
Çocukluğu politik hale getirmek ve çocukların kendi haklarının savunuculuğunu da yaptıkları bir duruma getirmek istiyoruz ve tabii ki bunu çocuklarla birlikte yapmak istiyoruz. Tüm kış sadece okula yardımcı destek dersler gibi değil de gerçekten konuşamadıkları veya söz haklarının yok sayıldığı yerlerin dışında bir yer olsun istiyoruz ve dediğimiz gibi bunu çocuklarla birlikte yapmayı hedefliyoruz. Çünkü bizler gibi onlar da yaşamı, deneyimleyerek öğreniyorlar, demokrasi ve özgürlüğü de. Onları dışarıda tutarak onlar için bir şey yapmak.
Derdimiz bu işi toplumsal yaşamın tamamına yaymak, farklı alanlarda mücadele eden insanlarla bir biçimde yan yana gelmek ve değişimi birlikte sağlamak.
Kullandığımız mekanların bir başkanı yok, sorumlulukları ebeveynlerle birlikte üstlenip birlikte eyliyoruz. Ebeveynlerin, mahallelinin bir alanı olması için çabalıyoruz.
Kullandığınız mekanlar nereler oluyor, bunlara nasıl ulaşıyorsunuz? Ve buralarda size yönelik yaklaşımlar nasıl oluyor genellikle? Ebeveynler size nasıl ulaşıyorlar?
Mekanlar değişiyor; bazen bir yöre derneğini kullanıyoruz bazen bir apartmanın bahçesini. Bazen parkta yapıyoruz etkinlikleri bazen de belediyenin bir mekanını, muhtarlığı… Daha biz gidip talep ederken bile oralardaki yetişkinler önce şaşırıyorlar, nasıl olacak diye. Ama olunca onlar da mutlu oluyor ve çocuklara alan açılınca neler olabileceğini deneyimliyorlar. Mekanlar konusunda mümkün olduğu kadar geniş, güvenli, düz ve temiz yerleri arıyoruz. Başka da bir kriterimiz yok! Tabii ücretsiz olması gerektiğini söyleme gereği bile duymuyoruz. Çünkü biz mahallenin çocukları için mahalleliden yer istiyoruz; bunu böyle söylemek bile bir farkındalık yaratıyor.
Aslında artık ebeveynler bize ulaşıyorlar.
HYÇ yaz etkinlikleri 7. yılını tamamladı ve genel olarak aynı şehirlerde çalışmalar yapmamızdan kaynaklı, ebeveynlerin yaz aylarında böyle bir şey talep ettiklerini gördük ve bugüne kadar da negatif bir tepki almadık. Artık meşru bir hale geldi. Girdiğimiz mahallelerde, çalışma yapmayı hedeflediğimiz her mahallede ebeveynlerin, esnafın, muhtarların desteğini alıyoruz. Mekânsal olarak da bize yardımcı oluyorlar veya ayarladığımız mekanların iç düzeninden sorumlu olan ebeveynler var. Bir yandan da ebeveynleri destekleyici çalışmalar yapıyoruz HYÇ’nin içinde. Talep ettikleri konular her ne olursa olsun ilgili uzman birini bulup onları bir araya getiriyoruz. Diğer taraftan da çocuklarda yarattığı değişimi gözlemleyen ebeveynler olduğu için haliyle sürekli bizimle iletişim halinde olma ihtiyacı hissediyorlar. Mesela “Çocuğum sizin gibi olsun.” diyen ebeveynler var bu bile bizim için çok önemli. Bizim gibi olsun demesini önemsiyoruz ebeveynin, niyetini de biliyoruz; biz de ona, evet, kendi gibi olsun da diyoruz 🙂
Kullandığımız mekanların bir başkanı yok, sorumlulukları ebeveynlerle birlikte üstlenip birlikte eyliyoruz. Ebeveynlerin, mahallelinin bir alanı olması için çabalıyoruz. Böylece çocuklar mahallenin her yerinin kendileri için kullanılabileceğini görüyorlar.
HYÇ her yönüyle kabul edildi. Orada çalışma yapan gönüllülerin duruşuyla da çocukların söz haklarının korunmasıyla da paylaşılan her bilgiyle de kabul edildi. Öğle yemeklerinden tutun da mekânın temizliğine kadar her şeyi birlikte yaptığımız -çocuklar da dahil- bir süreç olduğu için ebeveynlerin bunu kabul etmesi çok zor olmadı. Tabii ki bazen çok hassas noktalarda anlaşamadığımız durumlar olabiliyor ama bu tarz durumlarda çocuklarla birlikte konuşarak, çocukların varlıklarını rahatça ifade edebildikleri bir yer olmasından kaynaklı veliler bir süre sonra mecburen de olsa o durumu kabul ediyorlar.
Her alanı ve her aracı çocukların talepleriyle ve ihtiyaçlarını gözeterek şekillendiriyoruz. İhtiyaçlarını belirlerken de çocukları dinliyoruz. Çocuklar kendilerini rahatça ifade edebiliyorlar, bizim bunu konuşmaya ihtiyacımız var dedikleri yerlerde hemen elimizdeki bütün araçları o ihtiyaca göre şekillendirebiliyoruz.
Birçok atölyeden, etkinlikten bahsettiniz. Hangi çalışmalar yapılıyor mesela? Birkaç örnek verebilir misiniz?
HYÇ yaz etkinliklerinde her sene değişmekle birlikte değiştirmemekte kararlı olduğumuz bazı temel çalışmalar var. Mesela çocuk hakları meselesini her sene mutlaka çocuklarla konuşuyoruz, toplumsal cinsiyet eşitliği meselesini yine mutlaka konuşuyoruz, iklim krizi ve ekolojik duruşla ilgili son yıllarda mutlaka çalışmalarımız oluyor. Çocuk haklarını konuşuyoruz dedik ama onu da aşan bir şekilde; yaptığımız her işi çocuk hakları temelinde yapma gayretinde oluyoruz. Kitabi bir haklar çalışması değil, yaşamın içinde somutlanan işler yapıyoruz.
Atölyeleri çocukların fikirleriyle şekillendiriyoruz. Geçen sene barış temasıyla çocuklarla konuştuk ve her yıl mutlaka akran zorbalığı hakkında da çocuklarla konuşuyoruz. Bunların dışında da içerikler etkinlikleri yaptığımız bölgelere göre değişiklik gösteriyor; bazı yerlerde satranç, eğlenceli bilim, doğayla iç içe olabildikleri yerlerde açık hava oyunları yapılıyor. Haftada bir park buluşmalarının yapıldığı yerlerde de mutlaka deneyimlemelerini istediğimiz bazı alanlar oluyor örneğin Şubadap müzik grubunun şarkılarını öğretmeyi hedefliyoruz. Bazen masal çalışmaları yapıyoruz, bunu toplumsal cinsiyet eşitliğiyle veya ekoloji krizi ile temellendiriyoruz.
Ya da mesela çocukların duygularını tanımalarını kolaylaştıracak atölyeler yapıyoruz. Medya kullanımında güçlenmelerine katkı sunacak içerikler oluşturuyoruz. Mahallelerini, oranın tarihi ve dönüşümünü birlikte konuştuğumuz harita atölyeleri de oluyor mesela; felsefe atölyeleri de.
Aslında her alanı ve her aracı çocukların talepleriyle ve ihtiyaçlarını gözeterek şekillendiriyoruz. İhtiyaçlarını belirlerken de çocukları dinliyoruz. Çocuklar kendilerini rahatça ifade edebiliyorlar, bizim bunu konuşmaya ihtiyacımız var dedikleri yerlerde hemen elimizdeki bütün araçları o ihtiyaca göre şekillendirebiliyoruz.
HYÇ yaz etkinliklerinde her sene değişmekle birlikte değiştirmemekte kararlı olduğumuz bazı temel çalışmalar var. Mesela çocuk hakları meselesini her sene mutlaka çocuklarla konuşuyoruz, toplumsal cinsiyet eşitliği meselesini yine mutlaka konuşuyoruz, iklim krizi ve ekolojik duruşla ilgili son yıllarda mutlaka çalışmalarımız oluyor. Atölyeleri çocukların fikirleriyle şekillendiriyoruz. Geçen sene barış temasıyla çocuklarla konuştuk ve her yıl mutlaka akran zorbalığı hakkında da çocuklarla konuşuyoruz.
HYÇ yaz etkinliklerini mutlaka bir şenlikle veya festivalle sonlandırmayı hedeflemiştik ve geçtiğimiz yıllarda bu hedefimize ulaştık. İzmir’de, İstanbul’da, Antakya’da ve diğer illerde çocuklar HYÇ yaz etkinliklerinin sonunda büyük bir şenlikle bir araya gelerek yaz tatilini sonlandırdılar.
Sponsorsuz, reklamsız, dayanışma ile ördüğümüz, örgütlediğimiz şenlikler ve festivaller yapıyoruz. Mahallelilerin, ebeveynlerin, çocukların, gönüllülerin sonsuz desteği ile ilerletebiliyoruz bu süreci. Çok daha büyük festivallerde de illaki yerel yönetimlerden destek talep edebiliyoruz.
Kentleri de HYÇ yaz etkinliklerinde olduğu gibi çocuk dostu kentler haline getirmeyi, çocukların eğlenme haklarını gözeten yerler olması gerektiğini vurgulayarak çalışmalarımızı düzenliyoruz.
Peki, son olarak HYÇ’ye katılmak isteyenlere ne söylemek istersiniz? Buradan bu mesajın ulaşacağı okuyucularımıza 🙂
Her Yer Çocuk sosyal medya hesaplarımızı aktif olarak kullanıyoruz. Her Yer Çocuk çalışması yapılan her yerin kendi instagram sayfaları da var. Mesaj atabilirler. Eğer yaşadığınız yerde bir HYÇ çalışması yapılmıyorsa da mutlaka yazabilirler, yazın yani. Sizlerle de buluşmak için elimizden geleni yaparız.
Çünkü biz başka bir dünya mümkündür şiarıyla yola çıkanlarız; bu yolda çocuklarla, çocuklar için çalışıyoruz. Çocuklardan yana herkesi aramıza bekleriz.
Çok teşekkür ederiz. Oyunlarda buluşmak üzere!

